ANKARA– Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, katıldığı bir televizyon programında deprem döneminde sosyal medyaya uygulanan bant daraltmayla ilgili olarak, “Yapılması gereken bir durum vardı. Sonuçta yapılacak olan buydu. Yanlış bir karar olsaydı verilmezdi. Teknik açıklaması vardı” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, Bakan Karaismailoğlu’nun açıklamalarına tepki gösterdi. Akın, Maraş merkezli depremlerin ardından 10 bin kişinin enkaz altında kurtarılmayı beklerken, sosyal medyaya bant daraltma uygulamasına ilişkin hükümetten ‘itiraf açıklaması’ yapıldığını söyledi.
“Deprem felaketinin ardından ilk 48 saat deprem bölgesine ulaşamayan hükümet, enkaz altında kalan vatandaşlarımız ile yardıma koşan vatandaşlarımızın iletişim ve yardımlarını yürüttüğü sosyal medyaya kısıtlama getirdi. şema. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bant daraltma uygulaması başladıktan hemen sonra önce Bilgi Teknolojileri ve Bağlantı Kurumu’na giderek bu anlamsız uygulamanın ilişkisini sorduk, ardından konu hakkında suç duyurusunda bulunduk. İki aydır bu konuda herhangi bir açıklama yapılmazken; İhtiyacın en fazla hissedildiği bir dönemde teması kestiklerini söyleyen Ulaştırma Bakanı, ‘Gerekli bir durum vardı, gereği yapıldı. Yapılması gereken konunun bu olduğunu savunarak adeta itiraf etti.”
‘DEPREMDE GEREKLİ DURUM VATANDAŞLARA AÇIKLANSIN’
CHP Akın, depremden milyonlarca kişinin etkilendiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Sayın Bakana sesleniyorum: Siz de diyorsunuz ki bu gerekli durumun teknik bir açıklaması var. Depremde hayatını kaybeden 10 binlerce vatandaşımızın yakınlarına ve depremden etkilenen vatandaşlarımıza gerekli durumu anlatın. Binlerce insanımızın 10’u enkaz altında hayata tutunmaya çalışırken şimdi neden bağınızı kopardığınızı açıklayın? Beyin sarsıntısı faciasının üzerinden 2 ay geçti. Devlet halen çadırlarda yaşayan milyonlarca vatandaşımızın temel ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamıyor. Tüm bunlar ortadayken biz çıktık yaptık mantığıyla teması kestik diyorsunuz. En çok ihtiyaç olduğu anda bağlantıyı kesmek, enkaz altında hayata tutunmaya çalışan vatandaşlarımızı mahkûm etmek değil midir?” (DUVAR)
