İş

GYODER’den kiraları düşürecek “Yeni Konut Modeli”

Gayrimenkul sektörünün çatı kuruluşu GYODER, erişilebilir kiralık konut sorununa çözüm bulmak amacıyla kamu-özel işbirliği yöntemiyle geliştirdiği “GYODER Yeni Konut Modeli”ni tanıttı.

GYODER’in tüm dünyanın gündemindeki “konut” sorununa çözüm bulmak amacıyla geliştirdiği GYODER Yeni Konut Modeli’nin lansmanına GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu, GYODER Başkan Yardımcıları Neşecan Çekici, Sertac Karaağaoğlu, Cem katıldı. Yılmaz, GYODER Yönetim Kurulu üyeleri Prof. Dr. Ali Hepşen ve Doç. Serhat Başdoğan ve Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) Araştırma Merkezi Başkanı Dr. Eyüp Vural Aydın’ın açıklamalarıyla Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) gerçekleştirildi.

Etkinliğin açılışında konuşan GYODER Başkanı Kalyoncu, Türkiye’de erişilebilir kiralık konut sağlamak amacıyla 1,5 yıl önce “Engelsiz Konut Komitesi” kurduklarını belirterek, bu doğrultuda ilerleyecek olan “GYODER Yeni Konut Modeli”ni tanıttı. 4T’nin ana vizyonları olan “Teknoloji”, “Tasarım”, “Doğa” ve “Toplum” ile.

Konut üretim sürecinde en büyük maliyetin arsa maliyeti olduğunu belirten Kalyoncu, “Şu anda Türkiye ortalaması yüzde 50 civarında. Kamu kurumları, yerel yönetimler veya benzeri kurumların elindeki yerler kamu-özel sektör ile değerlendirilebilir. işbirliği tekniğini belirli bir zaman diliminde geliştiriyor ve bir kira tarifesi ile net üst limitler belirleyerek onbinlerce düşük kiralı konut üretilebiliyor. Ortadaki sorunları ortadan kaldırıyoruz.” dedi.

Kalyoncu, bu modelin arsa maliyetini sıfıra indirerek kiraların yarı yarıya düşeceğini, kamu ve özel sektör işbirliği modeliyle kullanıma açılacak arsalar üzerine konutlar yapılırken, mülkiyet hakkının da sıfıra indirileceğini söyledi. topraklar devlette kalacak.

Kiraların mal sahiplerinin kontrolünden çıkarılarak devletin ve kurumsal şirketlerin yönetimine adil bir şekilde denetleneceğine işaret eden Kalyoncu, “Bu model ile konut üretiminin 1 yılda tamamlanması hedefleniyor. Bu sayede civardaki yerleşim yerleri düşük kira bedelleriyle daha ucuza mal edilecek, yatay mimari, yerli malzeme ve elektrik tasarrufu da sözleşmelerde şart koşulacak” dedi.

“Ciddi bir maliyet avantajı elde ederek kiraları yarı yarıya düşürüyoruz”

Mehmet Kalyoncu, bu modelin mekandan bağımsız bir model olduğunun altını çizerek konuşmasına şöyle devam etti:

“Üretilecek konutlar ne kadar şehrin merkezinde olursa o kadar merkezdeki kiraların düşmesine yardımcı olur. Ancak burada mekanın maliyeti sıfırlandığı için lokasyonun etkisi de sıfırlanmış olacaktır. İnşaat maliyetleri il uçlarında olduğu gibi ilde de değişmiyor. Burada kira denen şey arsa maliyeti. Bu modelle ciddi bir maliyet avantajı elde ediyoruz ve kiraları yarı yarıya düşürüyoruz.”

GYODER Başkan Yardımcısı Cem Yılmaz da yaptığı konuşmada, Avrupa yakasında kıyı kesimleri olan Büyükçekmece, Anadolu yakasında Beylikdüzü, Bakırköy, Avcılar, Küçükçekmece, Bahçelievler, Anadolu yakasında ise Maltepe, Kartal, Pendik, Sultanbeyli, Tuzla ilçelerinin özel bir bölge taşıdığına değindi. deprem riski yüksek, GYODER Yeni Konut Modeli’nin yedek konut olarak da kullanılabilecek konutlar üreteceğini söyledi.

Yılmaz, “Bu sayede 650 bin nüfuslu bir ilçe kalkınabilir. Kiralık konutlarla birlikte sağlık, eğitim, turizm, perakende gibi alanlarda yatırımlarla bölgede bir ekosistem kuracağız. Yeşil ve açık alanlar.” İstanbul’un kentsel gelişiminde eksikliği hissedilen kamusal alanların doğru planlanması, yaya ve bisiklet kullanımına öncelik verilmesi, içinde bulunduğumuz dayanıklı, uyumlu ve dayanıklı sürdürülebilir kentsel alanların inşa edilmesi projenin kilit noktasını oluşturmaktadır. canlı, hem deprem öncesi hem de deprem sonrası ülkemizde ‘en iyi uygulamaların’ önünü açacak.Kentin kentsel dönüşümünün analiz anahtarını sunuyoruz.” dedi.

“Yine dünyada örnek bir iş yapabiliriz”

GYODER Başkan Yardımcısı Neşecan Çekici, Türkiye’nin yıllık yaklaşık 1,5 milyon konut satışıyla Avrupa’da birinci, OECD ülkeleri arasında ikinci büyük pazar olduğunu hatırlattı.

Cazip konut açığına ilişkin verileri paylaşarak konuşmasına şöyle devam etti:

“TÜİK’in açıkladığı verilerde ev sahipliği oranının yüzde 56,7’ye düştüğünü görüyoruz (AB ortalaması yüzde 70). 2000’li yıllarda bu oran yüzde 65’in üzerindeydi. Yine yılda evlenen çift sayısı. bu dönemde 550 binden 600 bine yükseliyor Boşanmalarda 90 binden 180 bine reel artış var 2022 itibariyle konut segmentinde tek kişilik hane sayısı 5 milyon konut arzını geçti. Biz bu sayının 700 bin civarında olduğunu iddia ediyoruz Doğal olarak burada evini kiralamak istemeyenler var, gerekçe olarak %25 kira artışını gösterenler de var ama bir de ‘deprem’ gerçeğimiz var. tüm bunların ötesinde.

Konuta erişimin dünyada ve Türkiye’de önemli bir sorun olduğunun altını çizen Doç. Dr. Serhat Başdoğan ise Türkiye’de bir ailenin şehir merkezinde 60 metrekarelik bir ev alabilmesi için gereken sürenin 1985’te ortalama 6,8 iken bugün bu sürenin 10 yılı aştığını belirtti.

“Vatandaşların yaşam standartları da yükselecek”

PPP Araştırma Merkezi Lideri Dr. Eyüp Vural Aydın, PPP modelinin avantajlarını paylaştı. Bu modelin hem kamuya, hem özel sektöre hem de vatandaşa birçok fayda sağladığına işaret eden Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Sistemin kamuya sağladığı avantajlar; özel sektörün becerilerinden maksimum düzeyde yararlanılması, maliyetlerin düşürülmesi, projelerin hızlı bir şekilde tamamlanması ve mülkiyetin kamuda kalması iken, sağladığı avantajlar ise özel şube, uzun vadeli sözleşme ve yatırım yapma imkanı, ciddi imar planı-ruhsat gibi süreçlerin olmaması ve kamu ile işbirliği oluşturma kültürü olarak sıralanabilir. Konut piyasasına harcanabilecek kredinin sahibi, kira kullanmadan, kiradan etkilenme imkanı ve tüketici dalgalanmalardan etkilenebilecek.Yatırımlarının yüzde 30’unu verecekleri için yaşam standartları yükselecek. barınacak gelir.”

Modelin finansmanı için iki seçenek vardır.

GYODER Başkan Yardımcısı Sertaç Karaağaoğlu da modelin finansmanı için iki seçeneğin olduğunu kaydetti. Karaağaoğlu, ilk seçeneğin banka finansmanı olduğunu belirterek, “Kamu otoritesi arsayı 49 yıllığına tahsis ediyor. Belirleyeceği bedele göre yap-kirala-işlet ihalesine çıkıyor. İşi alan firma işi yapıyor. Kat hakkı karşılığında bankadan kredi kullanmak suretiyle yerin ipoteği tesis edilir, hak sahibi kalan 49 yıl evi kullanır.Evleri kiraya vererek topladığı kiralarla kirayı öder. ” söz konusu.

İkinci seçeneğin sermaye piyasaları olduğunu ifade eden Karaağaoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Burada ise kamu otoritesi arsayı 49 yıllığına tahsis ediyor. Belirleyeceği fiyata göre yap-kirala-işlet-işlet ihalesine çıkıyor. İşi alan firma üretim maliyeti + kâr üzerinden gayrimenkul sertifikası veriyor. • SPK onayı çerçevesinde metrekare başına sertifika düzenleyerek sağlayacağı finansman ile işini yapmaktadır.Her sertifika sahibi kendi metrekaresinde 49 yıl ikamet etmektedir.Seçeneği de modelimizin uygulanabilirliğini güçlendirmektedir. ”

prof. Dr. Ali Hepşen ise proje kapsamında özel sektörün ihtiyaç duyduğu finansmanın kira gelirine dayalı menkul kıymet ihraçları yoluyla sağlanması gerektiğini vurgulayarak menkul kıymet ihracına dikkat çekti.

Hepşen, “İhraç edilecek menkul kıymetlerin portföylerinde yer alması bireysel emeklilik şirketleri tarafından uzun vadeli yatırım stratejisi hedefiyle teşvik edilmelidir.” dedi. ??????

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu